Sunday, September 29, 2002

Interview with Osman Ertug, Republic of Northern Cypress Representative - Turkish

KKTC Vasington temsilcisi Osman Ertug ile Roportaj

Tugrul Keskin

Aydinlik

29 Eylul 2002
Vasington

Aydinlik: Sayin Ertug Kibris'ta dunyada yasanan hizli degisimler isiginda son gelinen nokta nedir?

Osman Ertug: Kibris konusunda iki lider, Denktas ve Klerides, arasinda dogrudan gorusmeler devam etmektedir. Onkosulsuz bir cozum bulunana kadar taraflar arasinda Birlesmis Milletler Temsilcisi, De Soto’nun da hazir bulundugu ortamda gorusmeler yapilmaktadir. 6 Eylul'de BM Genel Sekreteri Paris'te iki lider ile gorustu. Bu gorusme sonrasinda ortaya cikan sonuclardan birisi de; 3-4 Ekim tarihlerinde iki lideri New York’ta yeniden bir araya getirmek olmustur. Bu gorusme icin her iki lider de New York'a geliyorlar. Hatirlanacagi uzere, yuz yuze gorusmeler Sayin Cumhurbaskanimiz Rauf Denktas'in insiyatifi ve girisimi ile baslatilmistir.

Aydinlik: Bu gorusmelerden amaclanan nedir?

Osman Ertug: Maksat diplomatik incelikleri bir kenara birakarak Guney Kibris Rum yonetiminin yaklasmakta olan Avrupa Birligi uyeliginin dogurmasi kacinilmaz olan bir krize karsi neler yapilmasi ve nasil bir cikis yolu bulunabilcegini arastirmaktir. Bu baglamda gorusmeler AB surecinin golgesinde surduruluyor denilebilir.

Aydinlik: Peki Rum tarafinin veya Kibris Rum kesiminin bu gorusmelerde planlari neler olabilir veya karsi tezleri nelerdir?

Osman Ertug: Rum tarafinin taktigi AB'ye uyelik konusunda yolu kendisi icin acik tutmak ve Turk tarafini uzlasmaz gostererek Kibris'ta bir uzlasiya varilmadan Avrupa Biriligi uyeliginin gerceklesmesini saglamaktir. Boyle bir taktik basariya ulastigi taktirde sozde "Kibris Cumhuriyeti" adi altinda AB'ye uye olacaklar ve Avrupa Birlige'ne donup “Kibris'in butununu uye kabul ettiniz” diyecekler ve sonrasinda da "halbuki adaninin bir bolumu Turkiye'nin isgali altindadir" iddiasini yineleyerek AB'den sozde isgali kaldirmasini isteyecekler. Boyle bir haleti ruhiye icinde hareket ettikleri soylenebilir. AB de kendilerine “uyelige hazirsiniz” dedikce Turk tarafi ile anlasmak icin herhangi bir neden gormuyorlar.

Aydinlik: Bu gune kadar karsilikli gorusmelerde yasanan en onemli sorun nedir?

Osman Ertug: Gorusmelerde yolu tikayan en onemli sorun ortak vizyon meselesidir. Kibris'in bir butun olarak geleceginin ne olacagi konusunda iki taraf arasinda taban tabana zit gorusler mevcuttur.Kibris Rum tarafini dunya haksiz yere 1960 antlasmalarina aykiri olarak sozde "Kibris Hukumeti" olarak taniyor. Halbuki, bu sifati 1963'te silah zoruyla ve gayri yasal olarak Rumlar gaspetmistir. Gerek hukuki ve gerekse ahlaki ve fiili gecerliligi bulunmayan bir sifattir. Rum tarafinin butun politikasi bastan beri bu sifatini devam ettirmek ve guclendirmekten ibaret olmustur. Dolayisiyla simdiki egzersize, yani gorusmeler surecine "var olan Kibris Cumhuriyetine yeni bir anayasa hazirlamak” olarak bakmaktadirlar. Onlara gore her sartta sozde "Kibris Cumhuriyetinin" devamliligi esastir.
Kibris Turk tarafi ise 1963 yilinda Rumlar tarafindan silah zoruyla yikilmis bulunan iki uluslu ortaklik cumhuriyetinin nerede ise kirk yildir var olmadigini, bu sure zarfinda her iki halkin da kendi kendilerini ayri olarak yonettiklerini, bir uzlasiya varilacaksa bunun mevcut iki bagimsiz ve egemen devletin yetkilerinin bir bolumunu merkezi bir otoriteye vermek sureti ile yepyeni bir ortaklik yaratmakla mumkun olabilecegini, boyle bir uzlasinin iki tarafin egemen esitligine dayanmasi gerektigini savunuyor.

Aydinlik: Iki tarafin egemen esitligi meselesine tarihsel olarak baktigimizda da cesitli sorunlar yokmuydu?

Osman Ertug: Taraflar 1960’ta dahi self-determinasyon hakkina sahip esitler olarak bir ortaklik Cumhuriyeti kurdular. Egemenlik sadece bir tarafa degil her ikisine de devredildi. Rumlar bunu 1963’te yikti. Simdi ise Rum yonetimi ne diyor? "Cumhuriyetin devami fakat yeni bir anayasa", Turk tarafi ise “bu devlet yikildi, isim gasp edildi” diyor ve bunu tarihsel baglamda soyle acikliyor: Makarios'un 1960'ta soyledigi "Kibris'ta tek bir millet yoktur Turk Turk'tur Rum'da Rumdur.” Siz Kibris'in millet bazinda butunlugunu bastan red etmissiniz. Guney Kibris'ta dinin kilise bazinda Rum toplumu uzerinde cok buyuk bir etkisi mevcuttur. Kibris'ta mal varligi olan en buyuk kurulus kilisedir. Rum Milliyetciliginin amaci olan Enosis Rum ortodoks kilisesi icinde dogmus ve gelismistir. Gecmiste 1960 anayasasi uzerinde 13 maddelik bir degisiklik onerisi ile Kibris Turklerine esitlik ve etkili katilim hakki ongeren maddeleri ortadan kaldirmaya calistilar. Buna Kibris Turku 1963 yilinda direnince 21 Aralik 1963'te Kanli Noel adi verilen saldirilar Turklere karsi baslatildi. 103 koyden Turkler kovuldu, 107 camimiz yikildi, yuzlerce Turk kayboldu ve sehit edildi. Kibris'ta Turkler butun yonetimden atildilar. Kibris'in genelinde ozel mulkiyetin %33'une sahip olan Turkler ada sathinin %3'u gibi dar bir alana sIkIstIrildilar. 11 yil gayri insani sartlarda 1974'e kadar yasamaya mahkum edildiler. Makarios'un tabiri ile Enosis'e en yakin noktaya gelindi. Fakat Turkiye'nin tepkisi karsisinda son adimi atmaktan cekindiler. Bu sirada Yunanistan'da is basinda bulunan askeri cunta bunu Makarios'un bir zaafi ve isteksizligi olarak yorumladi ve Enosis'i suratlendirmek icin Makarios'a karsi darbe yapti. Yunanistan destekli bu darbede Turk Rum ayrimi gozetilmeksizin herkes zarar gordu. Bu sirada binlerce Rum'da olduruldu.

Aydinlik: Peki Sayin Ertug Turk tarafi icinde demokratik baglamda Kibris konusunda ceistli gorus ayriliklari mevcut acaba Rum kesiminde de ilimli ve Turk tarafi ile baris yanlisi gorusler, kisiler ve guruplar mevcut mu?

Osman Ertug: Kisiler bazinda ayriliklar olabilir, fakat kurumsal bazda Rum kesiminde gorus farkliligi oldugu soylenemez. Soyle bir ornek vermek gerekirse Liberal parti baskani Nikos Rolandis, Turkler ile uzlasmadan yana olan bir adamdi. Kipriyanu zamaninda disisleri bakani oldu, daha sonra Kipriyanu'yu suclayarak Kipriyanu'nun hic bir zaman federasyon istemedigini acikladi ve istifa etti. Turk tarafina gececek her Rum'un cok tehlikeli “bir yanardag”olabilecegini soyledi. Daha sonra Klerides yonetiminde Turizm Bakani oldu. Simdi ise farkli telden caliyor. Kisacasi Kibris Rum kesiminde butun parti ve kuruluslar ulusal konuda hemfikirler. Rum kilisesi ve egitim sistemi tarafindan cizilmis ve Turk dusmanligina dayali bu ulusal cizgiye karsi olan partilerin politik olarak yalnizliga itilicekleri de bir gercektir. Cunku Rum toplumu Rum egitim sisteminin yetistirdigi insanlarin urunudur, bu egitim sistemi ise Turkleri Kibris'a sonradan gelen ve her zaman gitmeye hazir olmasi gereken, yabancilar olarak addettiginden bu sekilde aktarilmaktadir.

Aydinlik: Turkiye'nin Kuzey Kibris Turk Cumhuriyeti uzerinde etkisinin cok fazla olduguna isaret ediyorlar, acaba benzer olarak Kibris Rum kesimi uzerinde bir Yunanistan'in etkisinden soz edilebilir mi?

Osman Ertug: Yunanistan disinda Yunan milli marsinin calindigi tek yer Kibris Rum kesimidir, bu durumda bagimsizliktan soz edilebilirmi veya 1960 Anayasasi cercevesinde soz de Kibris Cumhuriyetinden bahsedilebilirmi? Elbette hayir. Bu konu o kadar buyuk bir tabudur ki Vassiliou'nun bu konuda Yunan milli marsinin kaldirilmasi ile ilgili bazi beyanlari Rum halkindan buyuk tepki cekmistir.

Aydinlik: 1974 Baris harekati sonrasi Turkiye'den gelen gocmenlerin durumu nedir?

Osman Ertug: Turkiye'den gelen gocmenler artik gocmen statusunde degil, topluma entegre olmus durumdadirlar. Sayilari 30 ile 40 bin arasinda bulunan bu gocmenler artik yerel evlilikler ve dogumlar ile Kibris'in birer yerlisi konumuna gelmislerdir. Herseyden evvel ABD'nin bu gocmen meselesini kendi olusumu acisindan daha iyi anlamasi gerekiyor cunku burasi bir gocmenler ulkesidir. Rum tarafi da cesitli gocmen topluluklari nufusunu arttirmistir. Yunanistan'dan 60'larda getirdikleri askerlere vatanadaslik vermisler, Lubnan'da ki savastan kacan 65 bin civarinda gocmen Kibris Rum kesmine gelmislerdir, son zamanlarda adaya goc eden cok sayida Rus, Sirp ve Pontuslular bulundugunu da eklemekte fayda var.

Aydinlik: Amerika kendisini Kibris sorunundan uzak tutmaya calissa da bir o derece Kibris ile ilgileniyor, bunu nasil acikliyorsunuz ve sizce Amerika bu sorunun ne tarafinda?

Osman Ertug: Amerika'nin Kibris'a olan ilgisi adanin kendisinden ziyade ABD'nin iki muttefiki olan Turkiye ve Yunanistan'in iliskilerinin oneminden kaynaklanmaktadir.
ABD yonetimleri kendi acilarindan denge politikasi gutmeye calismis olmakla beraber Rum ve Yunan lobilerinin etkisi altinda olan kongre ve senato Rum ve Yunan yanlisi tutum izlemislerdir. Bunun en son ornegini kongre ve senatonun ilgili komiteleri onunde bulunan sozde “Kibris Cumhuriyeti'nin" Avrupa Birligi’ne uyeligine destek veren karar tasarilari olusturmaktadir. Bu tasarilar tamamen ic siyasete yonelik tasarilardir ve Yunan asilli milletvekili ve senatorlerle digerlerinin ABD'de ki Yunan asilli oylari almasina yoneliktir. Amerika aslinda 1964'te Birlesmis Milletler Guvenlik Konseyinde alinan 186 sayili (Rum'a hukumet sifatini veren) karara destek verdi, daha yakin donemde 541 ve 550 sayili kararlari (KKTC"nin taninmamasi cagrisinda bulunan kararlar) konseyden gecirmekle tarafsizliktan uzaklasmis ve cozum cabalarina darbe vurmustur.

Aydinlik: Amerika'nin Kibris Baris harekati sonrasi Turkiye'ye uyguladigi ambargo ile bu politikalar arasinda bir benzerlik soz konusu mu, yani ABD zaten bu konuda tarafti gibi bir yaklasim sizce nasil degerlendirilir?

Osman Ertug: Turkiye'de ulusal silah sanayi calismalari Kibris savasi sonrasi baslatildi, fakat ABD yonetiminde de bazen farkli gorusler ortaya cikabiliyor. Ornegin Jimmy Carter Kibris'tan Turkleri cikaracagi sozu ile Rum oylarini kazandi. Fakat daha sonra Turkiye'ye silah ambargosunu da yine Carter kaldirdi. Sunu acikca da belirtmekte fayda var eger Yunan ve Rum lobisi olmasaydi Amerikan yonetimi KKTC konusunda daha tarafsiz ve gercekci davranabildi: Rumlar, zamaninda koskoca bir halki yok etmeye calistilar, Washington Post gazetesi 17 subat 1964'teki sayisinda soykirim tabirini kullandi. ABD Disisleri Bakanligindan George Ball Makarios icin Kibris'i bir kasaphaneye cevirmek istiyor diye soz etti. Amerika'nin bu baglamda kendi ulusal cikarlari geregi tek amaci soguk savas doneminde bir Turk Yunan savasini onlemek oldugundan bu duzlemde bir politika takip etti.

Aydinlik: Turkiye'de bazi cevreler KKTC'nin Turkiye'ye bir yuk oldugunu ve Avrupa Birliginde buyuk bir sorun yaratacagini iddia ederek Kibris Turk'unu yalnizliga itiyorlar, sizin bu konuda gorusleriniz neler?

Osman Ertug: Birde su acidan bakmakta fayda var, acaba Kibris kaybediliginde ortaya cikacak sorunlar ve yuk ne olacaktir? Turkiye'nin guvenligi ne durumda bulunacaktir? Kibris Turkiye icin bir yuk degildir. Yuk olarak gosterilmeye calisiliyor.

Aydinlik: Islam ve Arap dunyasinin Kibris sorununa bakisi nasildir ve iliskiler ne duzeydedir?

Osman Ertug: Islam konferansi orgutu Kibris Turklerinin davasina siyasi destek vermektedirler. Bizler gozlemci uye olarak 1976 yilinda kabul edildik. Temsilcilik bazinda Azerbaycan'da bir temsilciligimiz vardir. Pakistan'da da bir temsilcilik bulunmaktadir. Abu Dabi'de de bir ticaret burosu mevcuttur, ama tabiati ile Arap ve Islam ulkeleri acisindan KKTC'nin taninmamasi izahi imkansiz bir tutumdur. Cunku bugun Filistin devletini ilan edilse tanimayacaklar mi? Simdiden taniyorlar. Kibris Turku de buyuk badireler atlatarak bu gunlere gelmistir ve taninmak O'nun hakkidir. Bu konuda onderligi islam ulkeleri yapmalidir.

Aydinlik: Sayin Ertug son olarak Turkiye ile entegre dusuncesine nasil bakiyorsunuz?

Osman Ertug: Eger Guney Kibris Rum kesimi AB'ye uye olursa, onlarin entegre oldugu olcude biz de Turkiye'ye entegre olacagiz, bu bizim icin sadece bir hak degil, ayni zamanda yasamsal bir gereksinimdir. Akdeniz'in ortasinda yalnizliga itilmis ve anavatani ile dahi istedigi iliskileri kuramayan bir halk olarak varligimizi surduremeyiz.

Tuesday, August 27, 2002

Interview with Orhan Ketene, Turkmen Front Representative in Washington - Turkish

Turkmen Cephesi Vasington Temsilcisi Orhan Ketene ile mulakat


Orhan Ketene Posted by Hello

Turkmen Cephesi

Aydinlik
Washington

27 Agustos 2002

Tugrul Keskin:Irak’ta gunumuzde Turkmenlerin durumu ve Turkmen probleminin ozu nedir?

Orhan Ketene: Turklerin Irak’ta bulunusu millattan once 3500-4000 sene oncesiki Sumerlere kadar dayanir. Sonra Turklerin ozellikle Irak’in Orta ve Guneyinde bulunmalari Islami Fetihler doneminde vardi. Sasan imparatorlugunun ordularinda buyuk miktarda Turklerin bulundugu gorulmustur. Arap ordularina karsi Bozboru ve Baysoluhan Banuklu ve Batuklu prensliklerinin basindaydilar. Bu tarihi kisilikler Arap ordularina karsi siddetli bir sekilde savastilar. O zaman Turklerin bu savasci ruhlari Araplarin dikkatini cekmisti. Dolayisyla Emevi ve Abbasi imparatorluklari devamli bir sekilde Turkistan’dan asker getirmeye basladilar. Irak’a olan bu askeri goclerin en buyugu annesi Turk olan Halife Mu’tasim doneminde oldu. Turkistan’dan kirk bin savasci getirildi. Aileleri ile birlikte getirilen bu savascilar Kerkuk’un Guneydogusunda bulunan Samara (Dicle uzerinde olan sehir) sehrine yerlestirildiler. Mu’tasim Turklerin yerlesmesi ile Samara’yi baskent yapti. Boylece Abbasi ordusu Turklerin kontrolune gecti. 1055’te Selcuklu beyi Tugrul bey’den yardim isteyen Abbasi halifesi O’na Bagdat’a girisi ile birlikte Sultanlik rutbesi Verdi.
Bu donemden itibaren 1918 yilina kadar Turkler Irak’in tek hakimi oldu. Bu donem icinde Irak’ta alti devlet kuran Turkler- Selcuklular, Atabekler, Ilhanlilar, Celayirliler, Karakoyunlu ve Akkoyunlular. Bu devletleri daha sonra Safevi ve Osmanli donemleri takip eder. Ingilizlerin 9 Kasim 1918’de Irak’da Musul’a isgali ile Turkler Irak’ta devlet yonetiminden uzaklastirildilar. Ve Ingilizleri takip eden gelen arap yonetimlerinin genel politikasi Turkleri devamli bir sekilde yonetimden uzak tutmak seklinde gerceklesti. Ingiliz politikasin ana amaci Irak’ta Turkleri diger turk topluluklarindan ve Turkiye’den koparmak icin Turkmen kelimesini uydurdular. Bunun nedeni Irak’ta Ingiliz isgalinden sonra ilk ayaklananlarin Musul ve Telafer Turklerinin olmasidir. Bu ayaklanma daha sonra butun Irak’a yayildi, fakat kanli bir sekilde bastirildi. 4 Mayis 1924’te Ingiliz ordusunda lejyoner Asuriler Kerkuk’te ilk Turkmen katliamini yaptilar.
Irak’ta daha sonra Turkmenlere karsi yapilan ikinci buyuk katliam 14 Temmuz 1959’da oldu. 1959 Turkmen katliaminin yapilmasi lider kadrosuna yonelikti ve basarilida oldu. Daha sonra 16 Ocak 1980’de dort Turkmen liderinin asilmasi ile baslayan idam kampanyasi benzer bir sekilde yien lider kadrosuna yonelikti. Korfez savasi sonrasi ise Turkmenlerin yuzde doksani cizilen sinirin disinda kaldi, yani Saddam yonetiminde bulunmak zorunda kaldilar. Guvenli bolgede Turkmen nufusu gunumuz icin yuzde ondur. Irak’in genelinde Turkmen nufusu uc milyona yakindir.

Keskin:Turkmen Cephesi ile Barzani gurubu arasindaki iliski nasil ve ne duzeydedir?

Orhan Ketene: 1991 ile 1996 arasinda Kuzey Irak’taki ozgurlukten faydalanan Turkmenler siyasi kurumlarini kurmayi basardilar. 24 Nisan 1995’te alti siyasi Turkmen kurulusunu iceren Turkmen Cephesi kuruldu. Ancak 31 Agustos 1996’da Barzani’nin Saddam’dan yardim istemesi ile Erbil’e giren Irak ordusu Turkmen kuruluslarini basip 56 Turkmen liderini tutuklayip 17’sini idam etti.

Son alti senedir Kuzey Irak’ta KDP ile Turkmen Cephesi arasinda surekli bir anlasmazlik ve cekisme yasaniyor. 1998 ve 2000 senesinde Turkmen Cephesine KDP pesmergeleri tarafindan yapilan saldirilar bunun en canli ornegidir.

Irak hukumetlerinin politikasi Turkmenleri yonetimden mumkun oldugunca uzaklastirmaktir. 1980 senesinden itibaren ise Kerkuk planli bir sekilde Araplastirma politikasina maruz kalmistir. Bu politikalarda yardimci guruplar ise Yunanli firmalar tarafindan yapilmaktadir. Nedeni ise Turkmenlere sayet Irak yonetiminde rol verilirse Turkiye’nin Kerkuk’u ikinci Kibris’a cevirecegi korkusu hakimdir.

KDP kendi bolgesinde koydugu anti demokratik kurallar cercevesinde Barzani guruna karsi gelen her gurubu baski yolu ile sindirmeye calismaktadir. Bu sindirme politikalari Turkmenlere karsi oldugu gibi digger Kurd guruplarina karsida uygulanmaktadir. Bu baskilara karsi direnen tek gurup Turkmen Cephesidir. KDP bolgede devlet gibi hareket ederek Saddam ile yakin ticari iliskiler kurmus bunun yaninda ABD’ye de goz kirparak kendi statukosunu devam ettirmeye calismaktadir. Ayrica Barzani Bagdat’ta zayif bir hukumetin basa gelmesinden yana oldugunu da belirtmekte fayda var. Federal bir sistem ile statukolarinin devamini istiyorlar. Ve en onemlisi de bu federal sistem icinde Kerkuk’u de icerecek Feredal Kurdistan devletini kurmayi amac ediniyorlar.


Keskinn:Peki Irak muhafeletinin Turkmenlere bakisi nasildir?

Orhan Ketene:Irak muhalefet partileri genellikle Turkmenleri dislama politikasi takip etmektedir. Kurd partileri ise Kerkuk’u baskentleri ilan edip petrol bolgelerini iceren Bagimsiz Kurdistan’i kurmak istiyorlar. Ve bununda en buyuk ispati surekli olarak Turkmenlerin Irak icinde rolunu kucultmeye yonelik bir propaganda yapmalardir. Turkmenleri %6 gibi cok kucuk bir rakamla temsil edilmesine izin veriyorlar. Halbuki Kurd guruplarini %25 gibi asiri bir ornala gostermeleri gercek nufus yapilanmasindaki dengesizligi gostermektedir.

Dis ulkelerin bolgeye bakisi ise bilhassa Avrupa’nin Turkmenleri hemen hemen hic tanimamasi ve onlara ile ilgilenmemesi yani yani Osmanli’yi cokerten Ingiliz politikasinin takibi niteligindedir.

ABD ise bolgede kendine yandas bulmak icin Kurdleri, Sii guruplari ve bazi sunni Araplari iceren INC (Iraqi National Congress) baskanlik konseyini olusturan bu guruplari desteklemekte ve ozel ilgi gostermektedir. Bizim surekli olarak ABD yonetimine Turkmenlerin bir guc merkezi olduklarini, yasadiklari bolgelerin Irak’in %70 petrolune hakim oldugunu, nufuslarininda Irak nufusunun 15’ine tekabul ettigini ve nufuslarina oranla egitim seviyelerinin digger guruplara nazaran daha yuksek oldugu ve Irak’ta cok uzun bir tarihlerinin oldugu goz onune alinirsa Turkmenlere verilen onem ve rolun buyuk bir dengesizlik yarattigi anlatilmistir.

2002 senesi icinde ABD tarafindan Irak muhalefeti ile ilgili uc tane buyuk toplanti yapilmis fakat hic birisine Turkmenler davet edilmemistir. Turkmenlerin Irak muhalefeti toplantilarina davet edilmemesinin nedeni ise INC icinde bazi guruplarin Turkmenlere rol verilmesini engellemek istemelerinden kaynaklanmaktadir.

Keskin:Niye engellemek istiyorlar?

Orhan Ketene: Turkmenleri Turkiye’nin masasi olduklarini iddia etmeleri ve dolayisiyla Turkiye’nin Irak’ta onemli bir rol almasini engellemektir.

Keskingoren:Sizce Turkmenler bir butun olarak hareket ediyorlar mi?

Orhan Ketene:Genel olarak Turkmenler ulusal bir cizgide aynidir. Ancak bazi dinsel guruplarin ayri bir teskilat altinda bulundugu dogrudur. Fakat Turkmenlerin temel haklari konusunda butun guruplar hem fikirdir. Bugun Turkmen Cephesi Turkmenlerin en guclu ve yaygin kurulusudur. Merkezi Erbil’de olmak uzere Ankara, Berlin, Londra ve Vasington’da resmi temsilcilikleri faaliyet gostermektedir. Bu temsilcilikler o ulkelerdeki Turkmen dernekleri ve orgutleri ile yakin iliskiler icinde bulunmaktadir. Ve Turkmen mucadelesini dunya hukumet ve medyasina tanitmaktadir.


Keskin:Turkmenlerin Turkiye’ye bakisi nasil ve Turkmenler Turkiye’den ne bekliyorlar?

Orhan Ketene:Turkiye resmi olarak 5 Haziran 1926 Ankara antlasmasindan itibaren 1991 yilina kadar Turkmenler ile ilgilenmedi. 1991’den sonra buyuk bir ilgi basladi ve devlet olarak Turkmenlerin Irak’in toprak butunlugu icinde haklarini almalari icin destek olundu. Ozellikle Kuzey Irak’ta son yillarda Turkmenlere karsi yapilan saldirilari engellemede Turkiye buyuk rol oynadi. Devlet yetkililerinin son demeclerinde Kibris Turku ile Irak Turku arasinda bir farkin olmadigi aciga cikmis oldu. Su ana kadar Turkmenleri dunyada tek destekleyen ulke sadece Turkiye’dir. Turkiye’de basin ve yayin organlari bu son derece onemli meseleyi Turk toplumuna mal edememektedir.

Keskin:Sizce bunun nedeni nedir?

Orhan Ketene
:Irak konusu gundeme geldiginde devamli olarak Saddam, Kurtler ve petrol konulari islendiginden Turk toplumu Turkmen meselesinin ozunu tam olarak algiliyamamaktadir.

Keskin:Bu asamada Turkmenler acisindan cozum nedir?

Orhan Ketene: Hic bir toplumun hakki baskalari tarafindan kolaylikla verilmez. Haklari icin mucadele eden toplumlar her zaman dikkati cekmistir. Burada Turkmenlerin askeri gucunun zayifligi onlara bir uluslararasi arenada dezavantaj olmaktadir. Bugun Irak’ta Siilerin ver Kuzey’deki Kurtlerin ABD tarafindan taninmasinin en buyuk sebebi silahli guclerinin olmasidir. Bu yuzden Turkmenlerin kendilerini savunacak ve emniyet altina alacak bir slihali gucunun ousmasi gerekmektedir.

Keskin:Vasington’da toplanan son Irak muhalefeti toplantilarini nasil degerlendiriyorsunuz?

Orhan Ketene:9 Agustos’da ABD’nin baskenti Vasington’da yapilan ABD destekli INC (Irak Ulusal Konseyi) toplantisinda baskanlik konseyi uyeleri ki bunlar silahli gucu olan Sii ve Kurt guruplar diger guruplarin bu toplantilara katilmasini istemiyorlar. Turkmenlerin toplantilardan dislanmasinin en buyuk nedeni Turkiye’nin bolgede onemli bir rol oynamasina izin vermemektir.